Dün akşam, sunumlarımı izlemeye gelen, sonra benimle çalışan, daha sonra da kendine sunum açtıran, tabi ki bu arada benim dostum olan bir canımla “kadınsal” sohbet ediyorduk. Konumuz erkek-kadın ilişkileriydi. Bir yandan ona aşkını ilan eden, diğer yandan ise kaçarak giden, sonra tekrar gelip evlenme teklif eden, peşinden arkadaş olduklarının ilanını veren yani ne olduğu belli olmayan ama bizim kızımızın gönlüne girdiği için “önemli” olan “erkekten” ve etrafımızdaki ilişkilerin tuhaflığından bahsediyorduk.
Enerji alanlarında dönen dolapları olabildiğince iyi bildiğimizden dolayı, erkeklerin bu dengesizliklerini anlamlandırabiliyoruz ama çözümün sadece enerji alanına müdahaleyle olmadığını da iyi biliyoruz.
Telefon sohbetimizden sonra maillerime baktığımda, bir danışanımdan geribildirim aldığımı gördüm. Geribildirim alınca ne kadar mutlu olduğumu bilirsiniz ama bu geribildirim beni ağlatacak kadar yüreğime dokundu. Özellikle ağır bir dönem geçirdiğim bu günlerde, bana “neden hala bu yolda ilerlediğimi”, bir kez daha hatırlattı.
Danışanımın kızının enerji alanı çok ağırdı. Bazı insanların alanları “devamlı acı çekmelerine neden olacak” kadar ağır olabiliyor ve bu insanlar bu acılarla yaşamaya çalışıyorlar. Tabi ki intihar girişimleri, ağır ilaçlar…
Onları çok iyi anlıyorum çünkü enerji alanında saldırıya uğrayıp yara aldığımda hiçbir şeye hatta yaşama bile tahammül edemeyecek, aklımı kaybedebilecek kadar acı çektiğim zamanlar oluyor…
Bu danışanım da, kızıyla konuşurlarken, kızının erkeklerle ilişkilerinin sunumlarda edindikleri bilgilerin katkılarıyla artık daha bilinçli, kontrollü ve korunaklı bir seviyede olduğunu fark ettiğinde, içinden bana bu geribildirimi yazmak gelmiş. Aslında yürekten teşekkür etmiş…
Ben de hem bu geribildirimi Rumuz: AyKızım adı altında sizlerle paylaşmak hem de enerji alanının penceresinden arkadaşımla yaptığımız sohbetin özetini sizlere de iletmek istedim.
Bu nedenle bu yazım biraz uzun olacak…
“Hep söylerim; “Yaradan, Vildan hanımı dualarıma karşılık olarak gönderdi… Ancak bu konudaki eşsiz deneyimimi anlatmadan önce bir kısım farklı bir noktaya değinmek istiyorum.
Allah dağına göre kar verir derler. Benim dağımdaki kar da biricik evladım, kızım oldu. Pek tatlı ve mülayim bir çocukluk geçiren güzel evladım, daha küçük yaşta yaşadığı ve benim de anlamlandıramadığım bir takım hallerinden sonra, ergenliğe girdikçe daha da ilginç bir durum almaya başladı. Benimle görece hep iyi bir ilişkisi olan, güler yüzlü ve sıcakkanlı bir çocuk portresi çizen evladım, bir yanı ile kendine fiziksel zarar veren, yaşamak istemeyen ve bu nedenle intihara bile teşebbüs eden, saatlerce kendini uykulardan alamayan (22 saat uyuduğunu bilirim), ilginç paranormal fenomenler yaşayan ve bunları hem anlamakta hem anlatmakta zorluk çektiğim bir “olay”a dönüştü. Lakin bu yazının konusu onun tekrar yaşamda tutunacak bir dal bulması değil (ki bunu da bir gün yazacağım) benim ona sezgilerimle söylediğim bir takım şeylerin, bazı uyarıların enerji alanında nasıl da gerçek, ancak bizim algımızın dışında bir gerçeklik ifade ettiği ile ilgili.
Kızım epey bir yetişkin olduğunda, onu ergenlik döneminde dilim döndüğünce uyarmaya çalıştım. “Bir gün gelir, duygusal veya fiziki bağlamda veya her ikisi de olabilir, cinsellik yaşayacaksın. Ama ne olur bunu yaşayacağın kişiyi iyi seç ve gelişi güzel seçimler, anlık tercihler yapmamaya çalış. Pek kısa süreli tercihler de yapabiliriz, elbet ki insanız. Bazen sadece güdülerimizin izini takip edebiliriz. Ancak yine de dikkatli ol. Zira sadece bedensel bir aktivite olarak gördüğümüz en temel düzeyde bir cinsel aktivite bile, ruhumuzdan bir parça alır veya bizim ruhumuza yabancı bir parça katar. Ve maalesef duygusal zemin üzerine kurulmayan cinsellik, almaya, eksiltmeye daha meyilli olabilir. Kadın ruhu bu konuda daha da hassastır zira, edilgen yapısı onu daha da kırılgan yapar ve böylece ruhundan eksilir. Birgün, bir şekilde karşına o doğru, en doğru kişi çıktığında ona verebilecek, ondan alabilecek tarafların eksilmiş olabilir. Ne olur “seçici” ol!”
İşte bu sezgisel ve bir kısım duygusal yaklaşımımın, enerji bağlamında karşılığı olduğunu ve bir anlamda yanılmadığımı Vildan hanım ile tanışınca daha da iyi anladım. Zira bizim var olan fiziksel bedenimiz dışında, enerji bedenimizin hem etkiler almaya hem de etkiler yaratmaya (bilinçli veya bilinçsiz) yatkınlığı, hatta bazen irade dışı ve bilmeden gerçekleşen etkileşimler oluşturduğunu görmek, deneyimlemek fırsatım oldu. Bir tesadüfler zinciri ile bana nasip olan, Kökcanlandırmak Sunumları ve Vildan Çolak tevhid-i tedrisatından sonra gördüm ve deneyimledim ki, biz sadece, basitçe “biz” değiliz.
Bunu kimseyi korkutmak, çekinmesini sağlamak amacıyla yazmıyorum. Evet bizler bilinçli irademiz, kader, iyi ve kötü kavramlar, ailevi altyapımız, epigenetik , morfogenetik vb faktörlerle kuşatıldığımız kadar, enerji alanımızda var olan pozitif veya negatif unsurlar ve onların getirileri ile de kuşatılmış vaziyetteyiz. Eğer negatif etkilerin yoğunluğuna rağmen, irade ile yaptığımız seçimler veya alanımızdaki ve kişisel tarihimizdeki olumlu etkilerden hareketle gelen güçle iyiyi seçebiliyorsak ne ala. Ancak tam tersi de olabilir. Ne kimseden aldığımız negatif etkiyi bilebiliriz, ne de bizi bilinç düzeyinde etkilemese de bir başkasına verdiğimiz negatif etkinin farkında olabiliriz. İşte bu nedenle özellikle duygusal ve fiziksel anlamda hayatımıza aldığımız insanlar konusunda (dostlar, arkadaşlar ve en önemlisi tensel yakınlık kurduğumuz insanlar) özenli olmamız, negatif etkilere maruz kalma ve bırakma riskini en az seviyede tutmaya özen göstererek, ruhumuzu, canımızı ve alanımızı yormadan, kendimizi eksiltmeden yola devam edebilmek için dikkatli olmamız gerektiği bilgisi ve özeni ile devam edebilmeyi hepimiz için diliyorum.
Bana gösterdikleri ve deneyimleri, bilgileri, kalıpların dışında şifacı yönü ile Vildan hanıma bir kez daha binlerce teşekkür…
Kızımın Vildan hanıma söyledikleri ile bitirmek isterim: “Sana çok teşekkür ederim. Sen olmasaydın, gücümü nasıl yeniden bulurdum ve şimdi yola devam edecek kadar ben oldum? İyiliğin, pozitifliğin, içtenliğin ve kendinin öncesine bizi koyduğun için müteşekkirim”.”
Ben de hayata tutunmuş olduğunu gördüğüm, yaşamına yön vermeye başladığın için müteşekkirim… Bu kadar ağır büyüler, güçlü büyücüler tarafından üstünün örtülmesinin, gücünü alman, ayağa kalkman hatta hayatta kalmanın bile engellenmesinin bir nedeni var. Senin bu Dünya düzeninde önemli bir yerin olduğuna eminiz ama henüz bu önemin ismini koyabilecek yeterlilikte değiliz.
Danışanım da, erkek-kadın ilişkilerinde, özellikle cinsel ilişkide önemli bir yere parmak bastı…
Tesadüf değil her halde☺
Bugün sunum günü… Benim sunuma hazırlanmam gerekiyor ama en kısa zamanda sizlerle olacağım ve yazıma devam edeceğim… Şimdiden herkese şifa olsun…
Her danışanıma açtığım sunumla biliyorum ki, Dünya şifalanıyor… Zaten bunu bildiğim için ağır saldırılara, sıkıntılı durumlara dayanıyorum…
Dualarınızı eksik etmeyin lütfen…
Sevgiler, Vildan çolak