Herhangi bir şeyi şifalandırmanın, sağlıklı kılmanın aşamaları/basamakları vardır; bu aşamalar sırasıyla takip edilmelidir.
Yaşamımızda, uğraştığımız işler dâhil, her noktada aşamaları/basamakları görürüz… Hasat toplanırken, spor yapılırken, herhangi bir şey öğrenirken, tedavi olurken, ederken, evimizi temizlerken adabına uygun, gereken basamakları sırasıyla, hakkını vererek ilerlemek durumundayız…
Diyelim ki, evimizin içinde çok pis bir koku duyduk. Kokuyu duymak ile kokuyu ortadan kaldırmak arasında -genelde bunu çok hızlı, otomatik bir şekilde yaparız- sıralı şekilde bir dizi işlem vardır…
İlk duyduğumuz anda tepkimizin ne olacağını bir düşünelim… Bu kokuyu “fark etme” aşamasıdır… Yani ilk basamaktır…
Herhangi bir konuda bir sorun varsa, bu sorun işleyişin sağlıklı ilerlemesini engelliyorsa, öncelikle bu durumu “fark etmemiz” gerekir… Farkında değilsek eğer, sorun da yoktur; doğal olarak çözüm de olamaz… Her durum için de ilk aşama olan farkındalık aşaması bizi değişimin/dönüşümün/şifalanmanın “yoluna” sokar…
Farkına vardıktan sonra, ne yaparız?… Kokuyu reddedip, onu bastıracak kokulu spreyler sıkmak, yok saymak veya pis kokunun ne olduğunu daha iyi anlayabilmek için burnumuzu devreye sokmak gibi davranış boyutunda birçok seçeneğe sahibiz… Sağlıklı, yani bizi yolumuzda ilerletecek akıllı yaklaşım, burnumuzu devreye sokup “kokunun hangi odadan; nereden geldiğini ve ne tür bir koku olduğunu” keşfetmeye çabalamaktır…
Bu da “araştırma” aşamasıdır… Herhangi bir durumun farkına vardığımızda, öncelikle onu daha iyi anlayabilmek için hem kendi potansiyelimizle, hem de dışarıdan alacağımız desteklerle durumu araştırmalı, zaman-mekân-şartlar konusunda bir fikir sahibi olmalıyız…
Kokunun daha yoğun olduğu bölgeyi bulduk diyelim ve de eski verilerimizi, yani kokularla ilgili bilgi bankamızı devreye soktuk, kokunun ne olduğunu anladık. Tabi ki, her zaman koku bankamızın verilerinde kokunun tanımı olmayabilir. Ondan sonra ki aşama, kokunun yayın yaptığı kaynağı bulmak ve onun ne olduğunu görmektir… Onunla “yüzleşmektir”… Bu durumda hiç, “Ben kokunun kaynağıyla yüzleşmekten korkarım; dayanamam; görmemeyi tercih ederim; bu odayı kapatırım, olur biter, olay da çözümlenmiş olur; olduğu gibi kabul edersem, bana hiçbir şey olmaz; dış pis kokuyorsa, içimde de bir pislik vardır ve bu koku onun yansımasıdır, içime dönüp içimdeki pislikle yüzleşmem gerekir, o zaman dıştaki pislik kendiliğinden gider veya birisi gelip kendiliğinden onu oradan kaldırır; zamanla gelip geçer, koku da hissedilmez olur; bu koku beni rahatsız etmiyor, onunla yaşayabilirim.” deme şansımız var mıdır?.. Vardır elbet; ama ne kadar mantıklı, doğru bir yaklaşım olur???..
“Yüzleşmek” de tahmin ettiğiniz gibi basamaklardan biridir… Zor bir basamak olabilir, ama aşılması gereken bir basamaktır… Her aştığımız engellerin bizi güçlendirdiğini unutmamak gerekir…
Kokunun kaynağıyla yüzleştiğimiz zaman esas kokunun ne olduğunu daha iyi anlamış, anlamlandırmış oluruz…
Bu da “anlama” aşamasıdır… Bu çok önemli bir aşamadır, çünkü durumun ne kadar büyük-küçük olduğunu, ne kadar etrafı etkilediğini, bizi ne kadar zarara uğrattığını, baş edip edemeyeceğimizi, yardım alma ihtiyacımızı “anlamış” oluruz.
Diyelim ki, kokunun kaynağını bulduk ve anladık ne olduğunu; onu görüp, yüzleşip anlamamız da yeterli değildir. O kokuya neden olan şeyi, neyin oluşturduğunu, kaynak olduğunu da araştırmalı ve onunla da yüzleşip anlamamız gerekir. Eğer, ana kaynağa gitmezsek, tekrardan benzer bir durumla karşılaşma ihtimalimizin çok yüksek olacağı anlamına gelir… Mesela, kokunun bir köpek pisliği olduğunu anladık… Bu nokta da, bu pisliği yapan köpeğin hangi köpek olduğunu ve hangi durumdan, şartlardan dolayı odaya pislediğini de anlamamız şarttır… Bu da, kaynağın arkasında ki ana kaynağı fark etme, araştırma ve anlama aşamasıdır…
Devam edecek…