Anasayfa » Sıkça Sorulan Sorular » Kişi Neden Atalarının Sorumluluğunu Alıyor ve Atalarının Cezasını Neden Çekiyor?
Kişi Neden Atalarının Sorumluluğunu Alıyor ve Atalarının Cezasını Neden Çekiyor?

Kişi Neden Atalarının Sorumluluğunu Alıyor ve Atalarının Cezasını Neden Çekiyor?

Bu sorular bana çok sık soruluyor; çünkü “tanıdığımız/tanımadığımız bizim dışımızdaki insanların, yani atalarımızın yaptıkları tercihlerin faturalarını ödemek” fikri hoş bir fikir değil. Fakat yaşamda hoşlanmasak da, nefret de etsek bazı gerçeklikleri sadece “sevmiyoruz” veya “inanmıyoruz” diyerek yok etmemiz mümkün de değildir.

Yapılacak en akıllıca yaklaşım yapının arkasındaki mantığı/düzeni anlamak ve önlemler almaktır. 

Türlerin yaşamlarının devam edebilmesi için “yaşanmışlığın deneyimlerinin/bilgilerinin depolandığı” bir düzene ihtiyaç vardır. Doğal olarak Yaradan da bu sistemi oluştururken türlerin bağlı olduğu ortak bir “hafıza alanı” bir başka ifadeyle “morfogenetik alanı” yaratmıştır. Böylelikle bilgiler bu alanda depolanıp gelecek nesillere aktarılmaktadır.

Hayatta kalabilmek için gerekli olan yaşam deneyimlerini/bilgilerini doğduğumuz andan itibaren bir hayatta öğrenmemiz mümkün değildir. Bir bebek nasıl doğacağını ve doğduktan sonra nasıl annesinin memesini emip besleneceğini, nasıl yürüyeceğini daha önce milyarlarca bebek yaşadığı için güdüsel olarak bilebilmekte ve uygulayabilmektedir.

Sistemin düzeninden dolayı, doğal olarak hepimiz, türümüz insan olduğu için insan morfogenetik alanına bağlıyız. Ama bu alana atalarımızın, yani soyumuzun bağlı olduğu alandan bağlandığımız için öncelikle atalarımızın yaşanmışlıklarını, her benzer titreştiğimizde bedenimize çekmekteyiz.

10678611_823691324329335_319742541307317987_n.jpg

Sistemde her türün ortak bir hafıza alanı mevcuttur: Morfogenetik alan… Bir insanın enerji alanını morfogenetik alana kapatması, ordan gelecek olanları reddetmesi mümkün değildir… Bizlerin aile morfogenetik alanından bize miras olarak gelenleri reddetmek, kendimizi miraslarımıza kapatmaya çalışmak, bu uğurda yoğun güç harcamak yerine geleni karşılayacak gücümüzü ve uygulayacak yöntemlerimizi arttırmayı öğrenmemiz daha akıllıcadır…

Kısaca atalarımızın yaşanmışlığı bizlerle birliktedir. Nasıl ki çocukluğumuzda yaşadığımız olayların hepsini şimdi/şu an hatırlamadığımız halde, bu anıların bizlerle olması ve şimdi/şu an da benzer bir şekilde tetiklendiğimizde bu anıların bilinçaltı seviyesinden yüzeye çıkıp bizlerin kararlarını etkilemesi gibi, atalarımızın anıları da kendi anılarımız kadar bizimle birliktedir.

Onların sıkıntılı durumları bizim de sıkıntımızdır. Onların yaptıkları hatalı tercihlerin karşılıkları da bizi etkiler. Bu nedenle hoşlansak da, hoşlanmasak da “Sistem genetiğimizle bizi aynı olarak görüyor“.

Bu noktada kendimizi güçsüz, “kurban” gibi hissedebiliriz; ama “Sistem hiçbir zaman parçalarını hırpalamak/yıpratmak üzerine kurulu değildir“. Ancak bizi bu durumun karşısında güçsüz kılan “cahilliğimizdir”.

Bizim, insanoğlu olarak, aslında çok büyük bir gücümüz vardır. Birçoğumuzun es geçtiği güç: bilincimiz ve irademizdir. Sevgimiz, ancak bilincimiz ve irademizle etkisini güçlendirir. Bu güçler, bizim bu yaşamda “kimlik” olmamızı sağlar. Bunları kullanarak atalarımızın cezalarını, azaplarını durdurma hakkına ve yetkisine sahibiz.

Nerden/ Nasıl mı biliyorum: Kökcanlandırmak Sunumlarında o kadar fazla bu konuda deneyim yaşadım/yaşadık ki!..

Bu konuda da bilgilerimi “Ataların Gölgesinden Aydınlığa” kitabımda detaylı açıkladım.