Büyü

Büyü

Kökcanlandırmak sunumunu uzaktan açabildiğimiz için birçok danışanım kendi sunumlarını izlememekte, ertesi gün telefonda kendilerine sunumlarının nasıl geçtiğini anlatmaktayım. Hiç tanımadığım insanlarla, özellikle kontrol listesinde bulunan konularla ilgili bilgi seviyelerini bilmeden telefon görüşmesi yapmak oldukça zorlayıcı bir durum olmaktadır. Bu telefon görüşmelerinde en çok açıklamakta zorlandığım konulardan biri de büyülerdir.

Daha önce de büyü konulu yazılar yazmıştım ama yeni bilgilerin eklenmesi tekrardan büyü konusunu ele alma ihtiyacını doğurdu.

Öncelikle büyüyü Kökcanlandırmak sunumunun çerçevesinde tanımlarsak kısaca “enerjinin programlanması” diyebiliriz.

Her şey enerji olduğu için her şey programlanabilir.

Sunumlarda danışanımın üzerinde büyü olduğunu anlamak için alana “hangi enerjiyi yüklediğimi” söylemeden birini kaldırırım. Danışanımın üzerinde büyü varsa kaldırdığım kişi yüklenir, bunu hisseder ve neler hissettiğini dile getirir, yoksa da “hiçbir şey hissetmiyorum” der. Benim için daha önemli olan ise kişiye yöneldiğimde enerjiyi “görüyor” olmamdır. Gördüğüm enerjilerin cinsine bakarak büyünün nasıl yapıldığını anlamış olurum.

Deneyimlerim neticesinde büyü çeşitlerini sıralarsam,

10513246_818534051511729_7779136073742509075_n.jpg

Büyü yapan kişiler bazen kendilerini gizleyen çalışmalar yaparlar ve gizlendiklerini sanırlar… Fakat Kökcanlandırmak Sunumlarında ortadadırlar…

1- Kişinin kendi kendisine yaptığı büyüler: Çok yoğun duygular içindeyken kendimize söylediğimiz “her kötülük beni buluyor”, “kimse beni sevmiyor”, “Allah canımı alsa da kurtulsam” gibi değer-inançlar, istekler yoğun duygularımızı programlar. Programlanan bu yoğun duygular bilinçdışı seviyede kendini gerçekleştirir. Aynı durumu tekrardan yaşarız.

2- Kişilerin yakın/sevdikleri insanların yaptığı büyüler: Diyebilirsiniz ki “bizi seven insan nasıl büyü yapabilir?” Yoğun duygular içerisindeyken bilinçaltımız açık bir durumdadır. Derdimizi paylaştığımız kişiler genellikle sevdiğimiz ve de güvendiğimiz kişiler olur. Eğer böyle durumlarda “yazık sanaaa, hep erkeklerden/kadınlardan darbe alıyorsun, senin kadar talihsizi tanımadım”, “salaksın yahu sen, her zaman paranı çarçur edip duruyorsun” gibi cümleler söylediğinde ve de söylenilenleri kabul ettiğimizde yoğun duygularımızı kendi yargılarıyla programlamış olur.

3- Beddualar da büyüdür: Çok yoğun duygular içindeyken bir başkasını düşünerek dilediğimiz negatif temennilerle, negatif duygularımızı programlar ve kişilerin üzerine yöneltiriz; bu da bir çeşit büyüdür. Fakat Kökcanlandırmak sunumlarında bedduayı büyü ile birleştirmiyorum, ayrı bir maddede ele alıyorum.

4- Nazar, yas ve vicdan azabı da büyüye dönüşebilmektedir. Nazarın büyüye dönüşmesi nazar sırasında oluşan aksiliklerin veya haksızlığın kişide negatif duygular oluşturması, dolayısıyla bu negatif duygularında negatif inançlarla programlanmasıyla gerçekleşir. Yas ve vicdan azabı ise zaten negatif duygular içerir.

(1. 2. ve 4. maddeleri içeren büyüler kolay gibi gözükse dahi çok yoğun duyguları içerdiğinden dolayı çözümlerken zaman almaktadır. Genellikle insanların negatif duygularına daha bağlı olduğunu veya yerleşmiş negatif duyguların gitmemek, değişmemek için direndiğini gözlemledim. Ayrıca bu tür büyüleri çözsem bile kişilerin tekrarlamayacağının garantisini verememekteyim. Bunun için kişinin hayata bakış açısını değiştirmesi gerekmektedir.)

5- Kişinin başkasına yaptırttığı büyüler: Bu tür büyüler hepimizin bildiği gibi büyü yapma yeteneği ve bilgisi olan kişiye gidilerek yapılır. Bu kişi ise doğanın başka enerji türlerini veya varlıklarını programlar. Genellikle varlık dediğimizde aklımıza cinler gelir. Ama Kökcanlandırmak sunumlarında edindiğim deneyimler bana bu tür varlıkların en basitinin cinler olduğunu göstermiştir. Bu tür büyü çalışmalarında ölülerin enerjileri, arketipsel varlıklar dediğim varlıklar, demonlar, ifritler, düşmüş melekler gibi varlıklarla yapılan büyüler daha tehlikelidir. Genellikle bu tür büyülerin genetiğe miras olarak kaldığını da defalarca gördük.

Kişilerin yaptırttığı büyülerin içinde en zoru ise “kişinin enerjisinin bir kısmını bir başka boyut varlığına veren ve kişinin o parçasını başka boyuta yollayan” büyülerdir. Neyse ki bu büyülere çok az rastladım. Her rastladığımda da kişinin enerjisini gidip alabilmek için şamanik transa girdim. Normal büyüleri bozarken artık şamanik transa girmiyorum. Büyünün ağırlığı beni kendiliğinden transa sokmakta ve trans sırasında gördüklerim neticesinde bu bilgileri, yani başka boyuların bilgilerini öğrenebilmekteyim.
Kişinin üzerine yapılmış olan büyünün yanında büyü çözene saldırmak üzerine programlanmış büyülere de şahit oldum. Ayrıca pozitif enerjiyi, yani okunan duaları, üzerine yollanılan pozitif enerjileri kendi programına katan, gittikçe büyüyen büyülerin yanında şarj mekanizmasına bağlı olan, yani içerdiği enerji bozulduğu zaman bir başka kaynaktan enerjiyle dolması için programlanmış olan, ek olarak da pozitif enerjilerle yapılmış büyülere de çokça rastladım.

Bu tür büyüleri çözümleyebilmekteyim ve çözümlediğimin de teyidini sunumda almaktayım ama kişilerin üzerine bir daha büyü yapılmayacağının garantisini verememekteyim.

6- Kişinin genetik yeteneğiyle doğaçlama büyü yapması: Genellikle büyü alana çıktığında ve büyünün kişinin duygularının programlanması olmadığını anladığımda, alana büyüyü yaptıranı çıkartırım. Çıkartmamın nedeni tekrardan yapıp yapmayacağını anlayabilmek içindir, yoksa kişinin kimliğini bulma gibi bir derdimiz bulunmamaktadır. Benim için önemli olan büyünün çözülüp çözülmediğidir; kimin büyü yaptırdığı değildir. Son zamanlarda kendiliğinden gelişen hikâyeler sayesinde kişinin “büyücü hoca dedesinin” hem canını hem de yeteneğini miras almış kişilerin doğal, güdüsel bir şekilde insanlara büyü yapabildiğini gözlemledik. Kısaca bu kişilerin varlıklarla büyü yapabilmeleri için başka kişilere gitmeleri gerekmemektedir. Büyücü dede de, dedenin zamanında ele geçirdiği varlıklar da kişinin içinde yaşamaktadır.

Bunun yanında enerji alanlarında büyücü, cadı ve obseleri taşıyan kişiler de çok bilinçli olmasalar da taşıdıkları obselerin yönlendirmeleriyle büyüler yapabilmekte ve insanları etkileyebilmektedirler.

Kişilerin bazıları “büyüye inanmayarak büyüden korunabileceklerini” sanmaktadır. Ancak büyüye inanmamak, büyü etkisinde olan kişinin durumunu doğru değerlendirememesini sağlar. Doğru değerlendiremediği için de çözümü, şifayı bulmasının yolunu kapatmış olur.

Kişiler, bir başkasının üzerlerine varlıklarla yaptırttıkları büyüleri engelleyemeyebilirler. Ben bile, bana gelen etkileri engelleyememekteyim ancak alanımı devamlı kontrol ederek temiz olup olmadığıma bakıyorum ve negatif bir durum varsa onu temizleyerek kendimi arındırıyorum. Büyüleri çözümleyebilmek için genetik bilgelik, değişim dönüşüm yapabilecek güçte enerji gerekmektedir. Aspirinin her derde deva olmadığı gibi her enerji türü de büyü çözemez. Başkalarının yaptırdıkları büyüleri engelleyemeyiz fakat kendi üzerimize büyü yapmayı veya hem başkalarına hem de başkalarının duygularımızı programlamasına izin vermeyerek büyü yapmasını engelleyebiliriz. Bunun için özellikle çok negatif duygular içerisindeyken, yani yoğun duygular içerisindeyken ağzımızdan çıkan sözlere dikkat etmemiz lazım. Özellikle “hep, her zaman” gibi genellemeleri içeren cümlelerden sakınmamız gerekir.

Diyebilirsiniz ki “negatif bir durum içerisindeyken pozitif düşünmek Polyanacılık oynamak olur”, “hiç mi negatif düşünmeyeceğiz, bu doğamıza aykırı”.

Negatif bir olay içerisinde pozitif düşünmek kimi zaman aptalca olabilir. Ben negatif düşünmenin karşısında değilim, önemle üstüne basıyorum, “negatif yoğun duygular içerisindeyken negatif düşünmenin” karşısındayım. Ancak duygularımız sakinleştiğinde, aklımız başımıza geldiğinde durumumuzu akıl- mantık seviyesinde değerlendirirken negatif düşünebiliriz. Akıl-mantık seviyesinde ortaya koyulan negatif düşünceler, olumsuz izlenimler karşısında bir çözüm üretebiliriz. Bu bizi programlamaz, olumlu bir “yola” sokar.

Sevdiğim bir ablamın, üstelik bu bilgileri bildiği halde, beyin kanaması geçirip ölmesine neden olan etkenin çok yorgun, sıkkın olduğu zamanlarda “Allah canımı alsa da kurtulsam” gibi isteklerde bulunmasından kaynaklandığını da biliyorum. Bu nedenle öncelikle kendimizi hem kendimizden hem de yakınlarımızın üzerimize yapmasına izin verdiğimiz büyülerden korumamız gerektiği üzerinde önemle duruyorum.

Sizin de bildiğiniz gibi her büyünün bir bedeli vardır, eninde sonunda bu bedel sistem tarafından ödetilir. Geleceğimize, torunlarımıza temiz bir miras bırakmak az bedeller içeren bir hayat ile mümkündür.

Her şey bizim istediğimiz gibi olmak zorunda mı? Olmazsa ne olur? Hem gelecek nesillere hem de Dünya düzenine zarar vermek pahasına büyü yaptırmaya değer mi?

Hepimizin, özellikle Dünyamızın büyülerden ve büyücülerden arınması; Yaradan’ımızın bizlere hediye ettiği güzel doğamızın düzenleriyle uyumlu yaşamayı öğrenmemiz; büyü yaptırmak isteyecek kadar içimizde barındırdığımız açlığı, hırsları, kıskançlığı, aşağılık komplekslerimizi yenmemiz dileğimle…

Sevgi ve Saygılarımla,
Vildan Çolak

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Required fields are marked *

*

İşlemi Yapınız *